
ÇUBUK GÖLÜ

GÖYNÜK

GÖYNÜK

ÇUBUK GÖLÜ

SÜNNET GÖLÜ
Geçtiğimiz haftasonu bu güzel şehrin keşmekeşinden biraz olsun uzaklaşmak için Abant'taydık.Bu gezi diğer Abant gezilerinden biraz farklı oldu bizim için, fikir verdiğin için teşekkürler Serkan:)
Bu sefer Bolu üzerinden değil de Eskişehir-Bilecik yolu üzerinden gidelim bakalım nelerle karşılaşacağız dedik, bismillah deyip çıktık yola...sabahın ilk ışıklarında güne başlamak gerçekten çok bereketli oluyor,test edilmiştir efendim:)Saat 10.30 gibi Diyar-ı Akşemsettin Göynük'e gelmiştik bile, farklı bir gezi olacağı daha o dakikadan anlaşıldı zaten. Hani derler ya çok okuyan mı çok gezen mi diye, açıkçası ilçe sınırlarına girmeden Akşemseddin Hazretlerinin kabrinin burda olduğunu bilmiyorduk, gerçekten bugün çağırılmışız.
Şehir, iki katlı cumbalı ahşap evlerle kurulmuş, lokantalar, mağazalar, belediye binası, hükümet konağı vs... bütün binalar aynı mimaride yapılmış o kadar güzel görünüyor ki... şehrin ortasından bir su kanalı geçiyor... Sabahın köründe aç bilaç yola çıkınca kahvaltı yapabileceğimiz bir yer aramaya koyulduk, zaten küçük bir şehir olduğu için hemencecik buluverdik. Derenin kenarında ahşap bir lokantaya girip güzel bir kahvaltı yaptık, küçük bir şehir turunun ardından önce Ömer Sikkin hazretlerinin ardından Akşemsettin Hazretlerinin türbesini ziyaret edip duamızı yaptıktan sonra Çubuk gölüne doğru yola çıkıyoruz
Neyle karşılaşacağımızı bilmeden Çubuk köyüne geldik tabi gölün kenarına geldiğimizde bu muhteşem doğa manzarası karşısında nutkumuz tutuldu,yel değirmenleri ve göl ne kadar da yakışmış bu coğrafyaya, gerçi bu değirmenler birkaç yıl önce özel bir kanala çekilen Rüzgarlı bahçe filmi için özel olarak inşaa edilip eskitilmiş, film birkaç bölüm yayınlandıktan sonra talihsizlikler yüzünden yayından kaldırılmış, yel değirmenleri ve o bölge de bir bekçisiyle kendi ıssızlığına terkedilmiş bence böyle atıl durmaması gereken bir mekan bakalım kim ne zaman keşfedecek??
Sonbahar olduğu için herhalde pek ziyaretçi de yoktu, derenin kenarındaki çay bahçesinde birer kahve içip yolumuza devam ediyoruz, sırada Sünnet Gölü var,burası da yurdumun cennet köşelerinden bir tanesi kışın daha da bir güzeldir muhakkak,bu haliyle bile büyüleyici, görülesi bir mekan, artık Mudurnu'ya yaklaştığımız belli oldu hani:)) etrafta tavuk çiftlikleri boy göstermeye başladı, sünnet gölünün kenarında da kocamaan bir yumurta heykeli vardı:)) biz Mudurnuyu görmeden orayı teğet geçip Abant'a döndürüyoruz yönümüzü, herzaman kışını görürdük bakalım baharı nasıl oluyor??



